Bütçenin, devletin yönetim felsefesinden eğitim anlayışına, alın teri ve emeğin korunup korunmadığından, gelir dağılımı ve vergilendirmede adaletin sağlanıp sağlanmadığına kadar birçok konuda somut bir perspektif ortaya koyduğuna dikkat çeken Yapıcıoğlu, "Sosyal adaletin tesisi ancak kamu kaynaklarının adil yönetimi ve hakça paylaşımı ile mümkündür. Bu bağlamda bütçe yönetimi oldukça önemlidir. Dolayısıyla Türkiye’nin 2’nci yüzyılının inşasına, başta gelir dağılımı ve vergilendirmede adalet olmak üzere bir bütün olarak sosyal adaletin tesisi ile başlanmalıdır. Kapitalist ekonomi modelinde faiz önemli bir sömürü aracı olarak işlev görmektedir." diye konuştu.
"En yüksek oranda vergiyi dar gelirliler ödemektedir"
Türkiye’deki vergi sisteminde zahiren "az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi" alınmakta olduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, ancak gerçekte durumun tam tersi olduğunu kaydetti.
En yüksek oranda vergiyi dar gelirlilerin ödediğine işaret eden Yapıcıoğlu, "Tüketim malları ve hizmetlerden alınan dolaylı vergilerle maaş ve ücretlerden kaynakta kesilen vergilerin, toplam vergi gelirleri içindeki payı çok yüksektir. Hayatlarını devam ettirebilmek için kazançlarının tamamını harcamak zorunda kalan, böylece hem kazanırken hem de harcarken vergi veren dar gelirli vatandaşların aleyhine olan orantısızlık mutlaka düzeltilmelidir. Bunun için; asgari ücretin üzerinde olan kazançlardan gıda, giyim, barınma, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlar için yapılan harcamalar düşüldükten sonra geriye kalan miktar vergilendirilmelidir." dedi.
Yorum Yazın